top of page

Özgün'ün Hikayesi - Super Woman (9. Bölüm)

  • arafpodcast
  • 22 Tem
  • 1 dakikada okunur

Bir çocuğu büyütmek için bir köy gerekir derler… Peki ya o köy bambaşka bir kıtada, binlerce kilometre uzakta kaldıysa?

ree

Geceleri uyanan, sabah işe yetişen, akşam yemeğini düşünen, faturaları takip eden, hayat kuran, çocuk büyüten, bir şeyler inşa etmeye çalışan… Her gün, yeni baştan.


Modern çağın çekirdek ailelerine biçilen bu rol göçle birleştiğinde her şey üçe beşe katlanıyor sanki. Türkiye'nin sorunlarından uzak yaşadığımızda sanki yorulmaya, yalnız hissetmeye, şikayet etmeye hakkımız yokmuş gibi bir izlenim alıyorum sosyal medyada göçmenlerin içeriklerine bırakılan yorumlardan. Çünkü her şey yolun olmalı gibi geliyor Türkiye'den bakıldığında.


Ama bazen insan kendine şunu sormadan edemiyor: Türkiye'de geniş ailelerin, eve alınan desteğin, dışardan söylenen yemeğin imkanı varken bile uyumayan el kadar bebeklerle, bekleyen deadlinelarla biz burda bir başımıza nasıl başa çıkabiliyoruz?


Göçmenliğin yalnızlığı, uzaklıkların ağırlığı, her şeyi sıfırdan kurmanın yarattığı kocaman bir yorgunluk çocukla geçen ebeveynliğin ilk yılı... Bu bölümde tüm bunların içinden geçen ama kendine kahraman demeyi aklından bile geçirmeyen bir kadının hikâyesine kulak veriyoruz.


2018’de İstanbul’daki kurumsal hayatı geride bırakıp eşiyle Kanada’ya taşınan Özgün, ne olursa olsun oraya yerleşmeye kararlıydı. Geriye dönüş planı yapmadılar. Yeni bir ülke, yeni bir hayat, yeni bir iş kurdular… Tüm bunlarla cebelleşirken ARAF Podcast'in websitesini bile, bir yaşındaki bebeği uyurken dizlerinin üzerinde tasarladı bu kadın. Elinde bir tek eşiyle kurduğu derin bağ ve destek anlayışı.


Belki de asıl süper kahramanlık, bize vaadedilen köyün olmadığı yerde tüm köyü kendin olabilmekte saklı. Bir de bunu görebilmek, ve kendine aferin diyebilmekte belki.

 
 
 

Yorumlar


bottom of page