Gökmen'in Hikayesi - Çay Simit (8.Bölüm)
- arafpodcast
- 15 Tem
- 1 dakikada okunur
Yıllarca göç üzerine çalışmış biri göçmen olursa ne olur?

Bazı kavramlar vardır; yıllarca okursun, üstüne çalışırsın, A'dan Z'ye öğretirsin.
"Aidiyet" de böyle bir kavram sanırım. Sözde basit görünür ama çok katmanlı olduğunu anlamak bambaşka bir şeydir. Bir yere ait olmanın ne demek olduğunu bilmek ile onu içeriden yaşamak arasında bir fark değil,bazen koca bir uçurum vardır.
Ve çoğu zaman aidiyetin ne olduğunu, onu yitirdiğinde anlarsın.
Türkiye’de yaşarken belki ihtiyaç duymadığın, belki kaçtığın kalabalıklar, başka bir ülkede, başka bir dilin içinde bir hazine bulmuşçasına sevindirir seni. Aidiyeti bir Türk mahallesindeki bir çayda bir simitte bulursun.
Çünkü o simit artık kırılmış bağların hatırlatan kökündür. İşte bu bölümde Gökmen Ataş'la bunları konuştuk.
Yıllarca göç üzerine çalışan bir profesyonel olarak, Gökmen Ataş 2024 yılında Avusturya'ya taşındığında göçü ilk kez bu kadar içeriden, bu kadar hissederek yaşadığını anlattı. Dilin önemini, entegrasyonun nasıl hissettirdiğini, zorluklarını 42 yaşından sonra deneyimledi Gökmen.
Katman katman soyulan kendi kimliğini gözlemlerken, kariyerinin de nasıl bundan etkilendiğini anlattı bize. Ve küresel göçün Türklerin göçüyle benzeştiği ve ayrıştığı noktaları konuştuk.




Yorumlar