top of page

Kültür Şoku ve Uyum Süreci

  • Yazarın fotoğrafı: ARAF Blog
    ARAF Blog
  • 24 May
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 30 Haz

Salvador Dali, Kürelerin Galateası
Salvador Dali, Kürelerin Galateası

ARAF’ta yurtdışında yeni bir hayat kurmayı konuşurken sık sık bahsettiğimiz konulardan olan kültür şoku, kültürel uyum sürecinin bir parçasıdır. Farklı disiplinlerden araştırmacılar, kültürel uyuma dair 100’den fazla teori geliştirmiş. Ancak genelde araştırmalar, daha çok farklı uyum stratejilerine, bu süreçlerin bireyler üzerindeki etkilerine ve süreci kolaylaştırmak için yapılabilecek müdahalelere odaklanıyor.


Uyum Stratejileri

Göç ve uyum süreci üzerine yapılan çalışmalardan biri de John W. Berry'in kültürel uyum sürecini açıklamak için geliştirdiği iki boyut modeli. Bu modeldeki ilk boyut, göç edenlerin kendi kültürünü koruma ya da reddetme durumunu şu soru üzerinden sorgular: "Kişinin kendi kimliğini ve özelliklerini koruması değerli midir?"


İkinci boyut ise bireyin ev sahibi kültürü benimseme ya da reddetme eğilimini ele alır:"Daha geniş toplumla ilişkileri sürdürmek değerli midir?" Bu iki sorunun kombinasyonundan Berry'nin çalışması dört farklı uyum stratejisi ortaya çıkarıyor:


Asimilasyon (Assimilation): Kişi baskın ya da ev sahibi kültürün normlarını benimser ve kendi kültürünü geri planda bırakır.


Ayrışma (Separation): Kişi, ev sahibi kültürü reddederek kendi köken kültürünü korumayı tercih eder. Bu durum genellikle etnik mahallelere veya topluluklara göçle kolaylaşır.


Entegrasyon (Integration): Birey, hem ev sahibi kültürün normlarını benimser hem de kendi kültürel kimliğini korur. Bu durum genellikle çift kültürlülük (biculturalism) olarak adlandırılır.


Marjinalleşme (Marginalization): Birey, ne kendi köken kültürüne ne de ev sahibi kültüre bağlılık gösterir. Bu durumda, her iki kültürden de bir uzaklaşma söz konusudur.


Kültürel Uyumda Strateji Seçimi

Araştırmalar, bireylerin özel ve kamusal yaşamlarında farklı uyum stratejileri benimseyebileceğini göstermiş. Örneğin, görülüyor ki, bir kişi özel hayatında ev sahibi kültürün değerlerini reddedebilirken (ayrışma), kamusal alanda bu kültüre uyum sağlayabiliyor (entegrasyon veya asimilasyon).


Araştırmacılar Amerikan tarihine baktıklarında, göç politikalarının ve tutumlarının zaman içinde değiştiği görmüşler. Uzun yıllar boyunca asimilasyon, özellikle beyaz Avrupalı göçmenler için tek yönlü bir süreç olarak kabul edilmiştir (Fredrickson, 1999). Her göçmen grupu da aynı kolaylıkla asimile olamamıştır. Örneğin, İrlandalı ve İtalyan göçmenler, başlangıçta “yeterince beyaz” olarak kabul edilmemiştir (Allen, 2011). Türklerin Göç tarihi üzerine ayrıca bir yazı yazmak gerekir desek yeri.


Farklı Uyum Stratejilerinin Sonuçları

Yapılan araştırmalar, entegrasyon stratejisinin psikolojik açıdan en olumlu sonuçlar doğurduğunu gösteriyor. Marjinalleşmeninse genellikle olumsuz psikolojik sonuçlara yol açtığını şeklinde değerlendirililebiliyor. Bazı araştırmacıların, bu dört stratejinin her durumu açıklamakta yetersiz kaldığını savunmuşduklarını da hatırlatmakta fayda olabilir.


Bu bağlamda, Berry'nin Kültürel Uyum Modeli'nin, göçmenlerin ve kültürler arası uyum süreci yaşayan bireylerin kimliklerini nasıl korudukları veya yeniden şekillendirdikleri üzerine önemli bir çerçeve sunuyor diyebiliriz. Araştırmalar kadar gerçek hayat hikayelerinden de biliyoruz ki herkesin uyum stratejisi, kişisel deneyimlere, sosyal çevreye ve göç koşullarına göre farklılık gösterebiliyor.


ARAF'taki hikayelerde her bölümde bu süreçleri konuşuyoruz.



Kaynak:

Berry’nin Kültürel Uyum Modeli. Orijinal içerik için: https://open.maricopa.edu/culturepsychology/chapter/berrys-model-of-acculturation/

 
 
 

Yorumlar


bottom of page