İrem'in Hikayesi - Xray Ailesi (7.Bölüm)
- arafpodcast
- 8 Tem
- 2 dakikada okunur
Bazı vedalar sessiz olur.

Ne vedalaşmalar eşlik eder, ne gözyaşlarıyla uğurlamalar. Sadece bir yüksek lisans başvurusu ay da geçici bir vize olur. sonra yıllar geçer, zaman içinde dil değişir, ilişkiler dönüşür, alışkanlıklar silinir, yeni kökler salınır. Ve bir gün dönüp baktığınızda fark edersiniz: Gitmişsiniz. Hem de hiç geri dönmeden.
Göçün en kesin ve güçlü hallerinden biri de kültürlerarası evlilikler belki de. Dilin, geleneklerin, mizahın, tartışma biçimlerinin ve hatta kahvaltı alışkanlıklarının farklı olduğu bir ortaklıkta, her şey yeniden öğrenilir. Kimliğin yavaş yavaş çoğullaştığı bir yaşam başlar.
İşte bu dönüşümün içinden geçen bir hikâye: İrem Röntgen.
Radyoloji uzmanı bir annenin kızı olan İrem, yıllar önce akademik bir program için Belçika'ya gitti. Orada, yüksek lisans yaparken tanıştığı Alman eşiyle olan bağı zamanla bir evliliğe, bir hayata, bir göç hikayesine dönüştü. Eşi, X ışınlarını bulan Wilhelm Congrad Röntgen’in soyundan geliyor. Böylece İrem, bilim tarihine iz bırakmış bir ailenin parçası oluyor ve bir tür sessiz ironiyle: annesi yıllarını röntgen cihazlarıyla geçirmişken, kızı şimdi Röntgen ailesine gelin oluyor.
On yıldır Berlin’de yaşayan İrem, bu evliliğin ona sadece bir eşle bir çocuk değil, farklı bir bakış açısı da kattığını anlatıyor. Alman kurumsal hayatında 'Türk çalışma disiplini' nin nasıl öne çıktığını, kültürel farklılıkları, göçün anneliğe etkilerini ve farketmeden kalıcı şekilde göçmenin duygusal yükünü yıllar sonra nasıl hissettiğini ARAF’a konuk olduğu bölümde tüm samimiyetiyle paylaşıyor.
Nasıl Xray ışınları görünmeyeni görünür kılıyor, gizli kalan çatlakları açığa çıkarıyorsa, Göç de belki içimizdeki kırılganlıkları, dayanıklılığı, kimliğin sınırlarını ve aidiyetin gerilimlerini gözle görünür bir hale getiriyor diye düşünüyorum İrem'le konuşurken. Alman eşiyle, farklılıklara rağmen ortaklık kurabilmiş, kültür çatışmalarını yönetebilmiş İrem, kendine ve yaşadığı topluma dair gördüklerinden korkmadan.
İrem’in neşeli mizacı belli ki sessiz bir vedanın, yavaş bir dönüşümün ve yeniden inşa edilen bir kimliğin hikayesini pozitif bir bakış açısıyla da çiziyor.




Yorumlar